
Hedeflerin gözünde mi büyüyor?
Muhammed Ali’nin çok sevdiğim bir sözü vardır.
“Aklım kesiyorsa, yüreğim inanıyorsa başarabilirim!”
Bugün tüm kişisel gelişim uzmanlarının hatta “secret” vari öğretilerin özeti budur.
Bugüne kadarki hangi başaralı sporcunun hatta hangi başarılı insanın hayatını incelerseniz anlattıklarının temelinde bu inanç yatar.
Çok istediğiniz bir hedefiniz var ise bunu istemek yetmez. Bunu anlamak çok önemli. Önce bu size mantıklı ve yapılabilir gözükmeli dahası bu hedefe her ne olursa olsun yürüyebilecek inancınız olmalı.
Belli bir mesafeyi 60 sn yerine 45 sn de koşmak istiyor fakat bu size imkansız gözüküyorsa önce 55 sn’yi hedefleyin.
Unutmayın elli basamaklık bir merdivenin en üst basamağı size çok yüksek görünebilir ancak yirmi basamak çıktığınızda artık ellinci basamak size başlangıçtaki kadar uzak değildir.
Kilo vermeye çalışılırken yapılan en büyük hata da bir çok insan için aynıdır.
Gereğinden büyük hedefler!
Kilo probleminiz var ama vermeniz gereken kilo süreci size imkansız bir yolculuk gibi görünüyorsa bunu başarmanız zor. En ufak bir sıkıntı hedefinizden vazgeçmenize sebep olabilir. Çünkü devam edecek en önemli yakıtınızdan yani inancınızdan yoksunsunuzdur.
Önce hedefinizi parçalara bölün. On kilo yerine ilk etapta üç kilo vermeyi hedefleyin. Bu size daha başarılabilir gözükecektir.
Üç kiloyu verdiğiniz zaman vermeniz gereken artık on değil yedi kilodur.
Onu da bölün… İnanın bana fark etmeden on kilo gitmiş olacak…
Sizin gözünüzü hangi minik parça korkutmuyorsa onu seçin.
Bazılarınız diyebilir ki; ben daha önce onbeş kilo vermeyi hedefledim ve bunu başardım.
Tabii ki başarabilirsiniz. Eğer buna inancınız tam ise yapamayacağınız şey yok anlatmaya çalıştığım şey de tam olarak bu.
Zaten buradaki konu toplamda kaç kiloyu hedeflediğiniz değil o amaca giderken kullanacağınız yaklaşım.
Eğitmenlik yaptığım bunca yıldır gözlemlediğim şey; halledilmesi gereken problem her ne ise ve eğer bu ciddi boyutlarda ise bazı insanların odaklanmakta çok zorlandığı.
Örneğin ciddi anlamda kilo problemi olan bir kişinin o fazlalılığı bedeninden atabilmesi için hayatında ciddi değişiklikler yapması gerekecektir. Dümen kırıp neredeyse 180 derece geri dönmesi beklenebilir. Beslenme düzeni,günlük fiziksel aktivetisi,uyku düzeni,sosyal yaşamı vs…
Ve bir çoğu ben buna hazır değilim diyip yoluna devam eder.
Bu noktada genelde insanların hayatlarındaki değişiklikleri kademe kademe yapması dahat rahat bir geçiş süreci sağlar.
Ağır spor yerine belki yürüyüşlere başlayabilir. Hatta belki de yalnızca araba kullanmayı bırakabilir.
Beslenme düzeninde tüm öğünlerini değiştirmek yerine ilk etapta akşam saatlerinde yediklerine özen göstermeye başlayabilir.
Ufak adımlar da olsa bir şeyleri başarabilmesi onu mental olarak bir sonraki seviyeye hazırlayacaktır.
Haftada bir kaç kez,keyifle alkol tüketen bir kişiye bu alışkanlığını tamamen kesmesi söylendiğinde bunun ona küfür gibi gelmesi olasıdır.
Onun yerine haftada bire düşürmesi ona daha makul ve katlanılabilir gelecektir.
Tabii tümüyle kesmesini gerektirecek daha ciddi bir sağlık problemi yok ise.
Bize her zaman her şeyin zor olması gerektiği öğretildi..
Başarı istiyorsak dişimizi sıkmalıyız, zorlanmalıyız, gerektiğinde acı çekmeliyiz..
Buna kısmen katılıyorum hiç bir başarı kolay gelmez; geliyor ise de genelde keyif vermez.
Fakat burada atlanılan şey eğer bir şeyi gerçekten çok istiyorsak ve bunu yapabileceğimize inancımız tamsa zaten yapılacak olan her şey yalnızca teferruattır. Ve ne kadar zor olursa olsun ne kadar canımızı sıkarsa sıkkın içten içe bize keyif verir. Çünkü emin adımlarla yolumuzda yürüdüğümüzü biliriz.
Hepimiz bir şeyleri daha mutlu olabilmek için yapıyoruz.
Bu sebeple inanmadığımız, bize imkkansız görünen şeyler için göstediğimiz çabalar bize yalnızca bıkkınlık verir ve eninde sonunda bir sebepten ötürü vazgeçeriz. Ve bir daha odaklanmamız çok zaman alır.
Kendinizi kandırmayın.
Dişinize göre hedefler belirleyin, onun canına okuyun ve bir sonraki adıma geçin…
Güçlü olun, genç kalın…
SAĞLIKLI KALMAK İÇİN ARAMIZA KATILIN