
1987 doğumluyum. Spor hayatıma 6-12 yaşları arasında Tekel Jimnastik Klübünde aletli jimnastik ile başladım. Daha sonra 14-18 yaşları arasında yine Tekel klübünün lisanslı kürek sporcusuydum. Bir omuz sakatlığı sonrası bırakmak zorunda kaldım.
2004 yılında Marmara Üniversitesi Spor Yüksek Okulunu kazandım. O yıllarda genel fitness ve fonksiyonel antrenmanlarla spor hayatıma devam ettim. Son 4 senedir CrossFit sporu ile uğraşıyorum. 3 Senedir de aktif bir şekilde hem yarışmalara hazırlanıyorum, hem de eğitmenlik yapıyorum.
Bütün dünyayı saran Crossfit, Türkiye’de de popülerliğini arttırıyor tabi. Dışarıdan bakıldığında yapılması güç bir spor olarak görünüyor fakat, aslında herkesin kendine uyarlayabildiği ve kişisel ihtiyaçları doğrultusunda kendi seviyesinde yapabileceği bir spor.
Benim ise Crossfit’i yarışmacı seviyesinde yapmam nedeniyle, gün içinde antrenman programıma, beslenme ve uyku düzenime dikkat etmem gerekiyor.
Normal dönemde, ana ve ara öğünlerle beraber 6 öğün yemek yemeye çalışıyorum. Şeker ve asitli içecekleri kesinlikle tüketmiyorum. Ambalaj gıdalarını, mümkün oldukça azaltarak ihtiyacım olan enerjiyi doğal besinlerle karşılamaya çalışıyorum.
Tabi yarışma süreçleri yaklaştıkça bu durum ister istemez rutininden kayabiliyor. Düzenimi bozmamak ve performansımı düşürmemek için vitamin ve minarel alımıma ekstra dikkat ediyorum. Özellikle kullandıklarım arasında balık yağı ve minareller büyük bir yer kaplıyor. Vücudun sıvı kaybetmemesi adına bu dönemlerde daha fazla sıvı tüketmek gerekiyor. Olabildiğince beslenme programıma sadık kalmaya çalışıyorum.
Crossfit, gözlemlediğim kadarıyla birçok insanın hayatını değiştiriyor. İçerisindeki sosyalleşme ve aidiyat yaratma duygusu, yeni başlayanları da cezbediyor. Türkiye’de de giderek büyüyen bir topluluğuz. İnsanların, spora bakış açısını biraz daha yumuşatarak ön yargıları kaldırarak daha da büyüyebiliriz diye düşünüyorum.
SAĞLIKLI KALMAK İÇİN ARAMIZA KATILIN